Kızıldere Katliamı’nın üzerinden 44 yıl geçti. Kızıldere’den sonra Türkiye Sosyalist Hareketi için “hiç bir şey eskisi gibi olmadı”. THKP-C ve THKO’nun 12 Mart direnişinden sonra Türkiye Sosyalist Hareketinde bir “tarihsel kopuş” gerçekleşti; sol TKP ve TİP’in simgelediği “kırk yıllık revizyonist bataklık”tan çıktı. 12 Mart’tan sonra solun tartışma düzlemi köklü bir biçimde değişti; kendisini “sosyalist” olarak adlandıran bütün gruplar, şiddete dayanan devrim, işçi sınıfının devrimde öncülüğü, Leninist partinin zorunluluğunda hemfikir oldu. Bu dönüşüm, Kızıldere Katliamı’nı, Türkiye Sosyalist Hareketi için bir milat haline getirdi.
Aynı yıllarda Kuzey Kürdistan’daki Kürt Hareketinde de büyük bir kopuş yaşandı. 60’lı yıllara kadar Kürt egemen sınıflarının hegemonyası altında yürüyen Kürt milliyetçiliği hareketleri 1971’den sonra sosyalistlerin hegemonyasına geçti. 1974’ten sonra Kuzey Kürdistan’daki Kürt siyasetini, “Kürt Solu” olarak adlandırılan (ana gruplarını KİP, Rızgari, Kawa, KUK ve KSİP’nin oluşturduğu) örgüt ve hareketler tarafından belirlendi.
Kürt milliyetçiliği hareketlerinde yaşanan bu dönüşümde de bir “kopuş” öyküsü var. Bu kopuşa neden olan “çıkış”ın önderi Dr. Şıvan’dır. Dr. Şıvan’ın 1969’da Güney Kürdistan’a geçerek başlattığı gerilla savaşı hazırlığı ve 1970 Haziran’ında kurduğu T-KDP’nin Kürt milliyetçiliği hareketi üzerindeki Mahir Çayan ve THKP-C’nin Türkiye Sosyalist Hareketi üzerindeki etkisiyle kıyaslanabilecek bir etki yarattı. Bu öyle büyük bir etkiydi ki, Kuzey Kürdistan’daki geleneksel Kürt milliyetçiliğinin resmi temsilcisi olan ve T-KDP ile arasına “kan davası” giren TKDP dahi sosyalizmi benimseyen genç militanların kontrolüne geçti ve KUK adını aldı.
Kuzey Kürdistan’daki Kürt siyasi hareketinin PKK önderliğinde gerçekleştirdiği büyük siyasi ilerleme ve T-KDP’nin “mirasçısı” olarak kabul edilen KİP’in bu süreçteki olumsuz rolü, Kürt hareketinin gelişme tarihindeki bu dönüşümün gölgede kalmasına neden oldu. Dr. Şıvan hareketi hakkındaki tartışmalar, Dr. Şıvan, Çeko ve Brusk’un öldürülmesi ve Dişeş kampının dağıtılmasıyla sonuçlanan “İki Saitler Olayı”nın iç yüzünün tartışılmasının ötesine neredeyse hiç geçmedi. Bugünkü Kürt devrimci hareketini anlayabilmek için Kürt siyasi hareketinin “geleneksel milliyetçilik”ten “devrimci/ulusal kurtuluşçu” platforma sıçramasında kilit bir role sahip olan Dr. Şıvan hareketinin mirasının iyi anlaşılması gerekiyor.
Dr. Şıvan bir Kürt ulusal kurtuluşçusu haline gelmeden önce Doğan Avcıoğlu’nun çıkardığı Yön dergisi çevresiyle ilişkide olan MDD’ci bir Kürt sosyalistidir. 1960’lı yılların ikinci yarısından itibaren “Milli Demokratik Devrim” anlayışını Kuzey Kürdistan’daki Kürt siyasi sürecine uygulamaya yönelmiştir. T-KDP’yi Marksist-Leninis bir parti olarak değil, bir “milli cephe partisi” olarak tanımlayan Dr. Şıvan, aynı zamanda Marksist Leninist bir devrimci olma iddiasındadır. Dr. Şıvan, “burjuva milliyetçiliğinin çağımızda, milli kurtuluş hareketleri ile mahum edilmiş olduğunu” ve “burjuva milliyetçiliği ile Leninist öğretinin taban tabana zıt” olduğunu ileri sürer. Dr. Şıvan’ın stratejik yazı ve notlarında gördüğümüz, Mao, Ho Şi Minh ve Che Guevara’nın “Halk Savaşı”, “Silahlı Propaganda” ve “Politik ve Askeri Liderliğin Birliği” ilkelerinin etkileri ile Sovyetler Birliği’nin dönemin ulusal kurtuluş hareketleri karşısındaki politikalarına yönelttiği eleştiriler Dr. Şıvan hareketi ile THKP-C ve THKO hareketleri arasındaki paralelliği göstermektedir.
Bir Marksist-Leninist olarak Dr. Şıvan’ın özgünlüğü, “Kürdistan devrimi sürecinin Türkiye devrimi sürecinin bir alt başlığı olarak ele alınamayacağı”nı saptayan ilk Kürt devrimcisi olmasıdır. Dr. Şıvan ulaştığı sonuçları duraksamaksızın uygulamaya girişti ve Kuzey Kürdistan’da gerilla savaşı başlatmak üzere daha sonra Zaxo yakınındaki Dişeş kampını oluşturacağı Güney Kürdistan’a geçti. Dr. Şıvan’ın bu girişiminin “zamanın devrimci ruhu” ile uyumu 1966’da kurulan KAK’ta ve DDKO’da yarattığı sürükleyici etkide de görülür.
Öldürülmesinden 44 yıl sonra Mahir Çayan Türkiye sosyalist hareketinin en parlak figürü olmayı sürdürüyor. Ama Mahir Çayan’ın Türkiye sosyalist hareketinde yaptığını, Kürt milliyetçiliği hareketinde gerçekleştiren Dr. Şıvan gölgelere terkedilmiş durumda.
Dr. Şıvan hareketinin Kürt siyasi hareketinde yarattığı büyük sıçramanın görünmezleşmesinde, T-KDP’nin bir direnişle değil, bir dağılmayla tasfiye olması belirleyici oldu. Dr. Şıvan’ın “izleyicisi” olduklarını ileri süren “mirasyediler”, onun bir trajediyle noktalanan girişiminin deneyimini devrimci bir bakış açısıyla yorumlayıp yeniden uygulama planına sokmaktan kaçındılar. MDD’ci Şıvan’ın Kürdistan devrimi sürecindeki ayak izlerini yakalayıp ileriye götürenler, (MDD hareketi içinde gelişen ama onu da aşan) THKP-C çizgisini Kürdistan’a uygulamaya yönelen bir sonraki Kürt devrimci gençlik kuşağı oldu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder