1 Haziran 2017 Perşembe

Hüseyin Cevahir Ölümsüzdür.

Mahir Çayan’la birlikte, Türkiye Devrimci Hareketi’ne damgasını vurmuş Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi’nin kurucularından, aynı zamanda Türkiye’de teslim olmayan devrimci geleneği yaratanlardan biri.

SBF‘de öğrenciyken yaz tatilinde Kürt kentlerini köylerini dolaşıp izlenimlerini yazdı, doğru tespitleriyle ulusal sorun üzerine devrimci bakış açısını en sağlıklı tarzda ifade edenlerden oldu.

“Kalın çizgileriyle edebiyatımızın dünü” gibi bir inceleme yazısı yazdı, edebiyat ve sanat üzerine devrimci bakış açısını şekillendirmeye çalıştı. “Küba devrimi üzerine” inceleme yazısıyla oportünizm, revizyonizme karşı devrimci çizgiyi, bunun ülkemizde nasıl şekilleneceğini ortaya koydu.

“Ortadoğu halklarının devrimci mücadelesi ve kurtuluşu birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. artık Ortadoğu’da Ürdün’ün, Lübnan’ın, vs. tek tek kurtuluşu değil, bütün Ortadoğu halklarının emperyalizmden ve feodalizmden kurtuluşu söz konusudur. Aynı şekilde, Latin Amerika’da da kurtuluş kıta çapında olacaktır” şeklindeki, “komşu ülke halklarının birlikte mücadele etmesi” yönündeki tespiti bugün de geçerliliğini koruyor.

Teorik çalışmaları dışında yakın arkadaşları O’nu, “öyküler ve şiir yazardı, Shakespeare okurdu ve Jimi Hendrix dinlerdi” diye anlatıyor. Bu zenginliği ve donanımı sığdırdığı hayatının sonunda da 51 saat süren bir destansı bir direniş bırakarak veda etti. Tarih 1 Haziran 1971’di.



















 Turhan Feyizoğlu’nun Alfa yayınlarından çıkan son kitabı “İki Adalı”, Türkiye’nin devrimci gençlik liderlerinden Hüseyin Cevahir, Ulaş Bardakçı ve Mahir Çayan’ın yaşamlarına, siyasi mücadelerine ışık tutuyor. Kitapta ne dikkat çeken bölümlerin başında ise Türk siyasi tarihine damgasını vuran “Sibel Erkan olayı” geliyor.

“Sibel Erkan olayı”nın perde arkasının İki Adalı’da anlatıldığının altını çizen Feyizoğlu, “İsrail’in İstanbul Başkonsolusu Ephraim Elrom, Türkiye Halk Kurtuluş partisi cephesi (THKP-C) liderlerinden Mahir Çayan, Hüseyin Cevahir ve arkadaşları tarafından kaçırıldıktan sonra 23 Mayıs günü öldürüldü. Elrom’un öldürülmesinden sonra polis başta Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir olmak üzere THKP-C üyelerine karşı baskınlar düzenlemeye başladı. “


51 SAAT SÜREN SİBEL ERKAN OLAYI

27 Mayıs 1971′de Çayan ve Cevahir İstanbul Maltepe’de boş bir eve sığınmışlardı. 30 Mayıs sabahı ise güvenlik kuvvetleri aldıkları ihbar sonucu evi sardılar. Polisle çatışarak evden çıkmayı başaran Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir, Maltepe Orhangazi caddesi Küçükbağ sokak 8 numaralı apartmanın bahçe duvarından atlayarak içeri girmişlerdi. Feyizoğlu, 51 saat süren olayın devamını şöyle anlatıyor;”Daha güvenli olur diye üst kata çıkan iki arkadaş Binbaşı Dinçer Erkan’a ait dairenin kapısını kırarak içeri girdiler. Evde bulunan anne Sevim Erkan, 10 yaşındaki oğlu Tamer ve 14 yaşındaki Sibel’in evden çıkmalarına izin verdiler. Ama Sibel tam çıkacakken Mahir Çayan, “Sen kal, bize su getir” diyerek genç kızı alı koydu. İşte 51 saat sürecek olan “Sibel Erkan olayı” böyle başladı. Sıkıyönetim Komutanlığı’na bağlı askerler ve keskin nişancılar evi çember altına almıştı”


CEVAHİR’E 23 KURŞUN

Feyizoğlu, olay sırasında Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir’le Albay Hayri Çakmak arasında konuşmalara yaşandığını söyledi: “Bu konuşmalar banta alınmıştı. İTÜ’de çözülen bant konuşma kayıtları İstanbul 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı 3 nolu mahkemede 15 Ekim 1971 tarihinde yapılan duruşmada dinlendi. Bu konuşmaların tam metni ise ilk kez bir kitapta yayınlandı.” Sibel Erkan olayı kanlı bitmişti. Hüseyin Cevahir yaşamını yitirmiş ve üzerinde 23 kurşun çıkmıştı. Mahir Çayan ise yaralı olarak ele geçirilmişti.

PAZARLIK DİYALOĞU

İşte o konuşmalardan bir bölüm:

Mahir Çayan: Bizim bir şeye gereksinimiz yok ama kızın bir takım şeylere gereksinimi olabilir. Yemek yemiyor. Burada peynir ekmek var. Sibel yemiyor. Bilmiyorum istiyor mu bir şey söylesin.

Sibel Erkan: İstemiyorum.

Mahir Çayan: Burada soğan ekmek var. Kızcağıza zorla yedirmeye çalıştık ki hasta olmasın, bir şey olmasın..

Binbaşı: Teşekkür ederiz. Şartların sonucu geldiği an hemen size bildireceğim. Söz verdim.

Mahir Çayan: O sonucu alıncaya kadar kızcağıza hiçbir şey yapılmayacaktır. O bizim kız kardeşimizdir.

Binbaşı: Ben sizinle çok çekiştim. Şu garip yavruyu anasına, babasına bağışlayın bırakın.

Hüseyin Cevahir: Binbaşı A. Bey bunu hükümet bağışlar, hükümet.

Mahir Çayan: Ben başka bir mesele söyleyeceğim, bak dinle. Biz dayanırız sonuna kadar fakat bu kız dayanamayabilir, yemek ekmek meselesinden dolayı, dinliyor musun?

Binbaşı: Anlayamadım

Mahir Çayan: Biz alışkınız ve dayanırız, yemek ekmek meselesidir.

Binbaşı: Onu düşünüyoruz, demek ki vicdanınız çok temiz. O halde beraber çıkın.

Hüseyin Cevahir: Binbaşım ben Cevahir. Buraya gelince söylüyorsun vicdandan, şundan bundan bahsediyorsun. Örgütten bahsediyorsun. Radyolar bangır bangır şakiler, caniler diye ikaz ediyor. Madem öyle ilan ediliyoruz bugün kamuoyunda, öyle olacağız.

Binbaşı: Bu duruma düşürmeyin kendinizi.

VE UNUTMA CELLAT HIC BIR SUC CEZASIZ KALMAZ…





Halkın Kurtuluş'undan alıntıdır.
Share this article :

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Bu Blogda Ara

Sol Politik - Copyright © 2012 - All Rights Reserved | Sol Düşün |Blogger TemplatesKontak Blogger